
Tüm dünyada Müslümanların akıtılan kanlarının, zulüm görmelerinin en önemli nedeni Müslümanların parçalanmışlığıdır. İnsanlar Allah’a itaat etmediklerinde sürekli bozgun olur ve sürekli ezilirler. Özellikle son dönemlerde Müslümanlar sürekli ezilmekteler; çünkü darmadağınıktırlar ve bu dağınıklığı makul görmektedirler.
Katliamların, acıların hiçbiri yeni değildir. Özellikle son dönemde yaşanan olaylar, İslam dünyasının birlik olarak manevi bir lider önderliğinde hareket etmesine, tüm dünyanın huzur ve barışı için büyük bir ihtiyaç olduğunu göstermiştir.
“İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayeti hükmü gereği Müslümanların birlik olması şarttır. Müslüman alemi Allah'ın bu buyruğuna uyup birlik olmadığı sürece, dünyanın dört yanında yaşanan acıların, katliamların, sıkıntıların ve çilelerin süreceği açıktır. (Doğrusunu Rabb'im bilir.) .
Dünyanın farklı bölgelerinde Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Kırım'da, Irak'ta, Afganistan ve Pakistan'da Müslümanlara büyük acılar yaşatan deccalî fitnenin son bulması, sadece Müslüman aleminde değil tüm dünyada barışın sağlanması ancak Müslümanların birleşmesi ile mümkündür. Bu acil durum göz önündeyken, birleşmenin imkansız olduğunu düşünenler, bu birlik için çaba göstermeyenler, yapılan çalışmaları desteklemeyenler büyük vebal altına girerler. Unutmayalım ki zulme rıza göstermek de zulümdür. Fiili çaba içerisinde olamayan Müslüman, bu birliğin kurulması için dua edebilir. Aksi halde akan kandan, yıkılan evden, açlık ve yokluk içinde yaşayan ya da şehit olan her insandan sorumlu olur.
“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına cehd etmiyorsunuz (çaba harcamıyorsunuz)?” (Nisa Suresi, 75)